SUÇA SÜRÜKLENEN ÇOCUKLARI KAYBEDİYORUZ!

SUÇA SÜRÜKLENEN ÇOCUKLARI KAYBEDİYORUZ!

Hepimizin gözünde hakkında dava açılan kişi sanıktır. Ama bu kişi “çocuk” ise yapılan tanımlardan verilen cezalara kadar her şey değişiyor. Eğer bir çocuk hakkında soruşturma ve/veya kovuşturma başladıysa o çocuk sanık olarak değil suça sürüklenen çocuk olarak adlandırılıyor. Çocuk Koruma Kanunu’nda yapılan tanıma bakacak olursak: “Suça sürüklenen çocuk, kanunlarda suç olarak tanımlanan bir fiili işlediği iddiası ile hakkında soruşturma veya kovuşturma yapılan ya da işlediği fiilden dolayı hakkında güvenlik tedbirine karar verilen çocuk” olarak tanımlanmıştır.

Çocuklar neden sanık değildir de suça sürüklenen çocuktur? Diye sorabiliriz. Çocuklar doğdukları andan itibaren oldukça masum, savunmasız ve korunmaya muhtaçtırlar. Onlar büyüdükçe aileler ve çevre çocuğa iyiyi ve kötüyü öğretirler. Çocuklar özünde suç işlemeyi bilmezler ve maalesef onlara bu öğretilir. Böylelikle suç işleme eğilimine giren çocuk artık birileri tarafından suça sürüklenmiş olur. Çocuk, suçu işleyen taraf olduğu kadar aynı zamanda bu toplumun da bir mağduru olmaktadır.

Suça sürüklenen çocuklar Türkiye’nin kanayan yaralarının görünmeyen bir diğer yüzü aslında. Ve çoğumuz olayları hep basit yönüyle değerlendirip büyük resmi görmekten kaçınıyoruz. “çocuktur ihtiyacı vardır yazık ondan hırsızlık yapmıştır.” “çocuk bunlar olur öyle okul kavgaları, barışırlar.” “bu seferlik affedelim şikayet etmeyelim.” Gibi düşüncelerle hep olayların üstünü kapatıyoruz ama her olayın altında bambaşka durumlar yatmakta ve bu durumlar ileride daha vahim olaylara sebep olmaktadır. Ne yazık ki birçok olay bizim sandığımız kadar basit değil. Her çocuk şanslı olmuyor. Aileler ve hayat şartları çocukları bazı suçları işlemeye itiyor. 14 yaşında bir çocuk düşünelim “bir kere iç hiçbir şey olmaz” denilerek uyuşturucu ile tanıştırılıyor. Bu uyuşturucu madde genellikle bonzai oluyor ki en tehlikelisi. Sonrasında çocuk o uyuşturucuya bağımlı hale geliyor. Ve o andan itibaren o çocuk artık o çocuk değil. Artık uyuşturucu kullanmaya alışan çocuk birilerinin suç işletmek için kullanacağı çocuk haline geliyor. Çünkü çocuk, uyuşturucunun verdiği cesaret ve umursamazlık ile artık her türlü suçu işleyebilecek hale geliyor. Öncelikli işleyecekleri suç, birilerine kazanç sağlamak için hırsızlık oluyor. İlk başlarda kimse tarafından yakalanmayan çocuk hırsızlığın kolay yapılabildiğini ve kolay bir kazanç sağlama yöntemi olduğunu düşünüyor. Sonrasında bu işi meslek edinip daha büyük hırsızlık olaylarına atılıyor. Fakat bu sefer polisler tarafından yakalanmaya başlıyor. Ama çocuk olduğu için tutuklama tedbiri son çare olduğundan ilk başlarda tutuksuz yargılanıyor. Yapılan yargılamalar sonucunda hapis cezası almaya başladığında ise belirli dönemlerde cezaevine girip çıkmaya alışıyor. Ve çocuk 18 yaşına geliyor. Artık o bir çocuk değil. Ama 18 yaşına kadar uyuşturucuya, hırsızlık yapmaya ve

cezaevine girmeye alışmış bir birey. Artık suç işleme konusunda kimse onu engelleyemez. Yaşı ilerledikçe daha cesaretli ve daha korkusuz olacak ve uyuşturucu, para veya farklı olaylar nedeniyle yaralama suçunu işlemekten çekinmeyecektir. Bu yaralama yumruk, bıçak derken silahla yaralamaya kadar gidecektir. Artık önüne geçilemez bir hal alacaktır. Bu kişi onlarca kez cezaevine girse de bu durum onun umurunda olmayacaktır ve önü alınamaz bir hal alacaktır. Onun için, istediğini elde etmek uğruna suç işlemek çok kolaylaşacaktır. Ve bu durumun en korkunç tarafı 14 yaşında suç işlemeye başlayan o çocuk bugün kasten öldürme suçunu işleyecek ve müebbet hapis cezasına mahkum olacaktır.

         Ne yazık ki bahsettiğim örnek gerçek ve sayısı çok fazla. Kasten öldürme suçu işleyen birinin sabıkasına baktığınız zaman mutlaka sicilinde uyuşturucu madde kullanma/satma, kasten yaralama gibi suçlar bulunmaktadır. Prof. Dr. Faruk Erem’in “suçluyu kazıyınız altından insan çıkacaktır.” Diye bir sözü vardır. Doğru bir söz olmakla beraber bir diğer yandan da bence suçluyu kazıyınız altından yine suçlu çıkacaktır veya altından çocuk çıkacaktır da diyebiliriz.

         Adliyede yaşamış olduğum bir olaydan örnek vermem gerekirse; hırsızlık suçlarıyla tanınmış suça sürüklenen bir çocuk vardı. Bir gün duruşmada, bir yerde işlenen hırsızlık suçu ile ilgili kamera kayıtlarının çıktısı çocuğa gösterildi ve bu sen misin diye sordu hakim. Çocuk fotoğraflara baktı ve “hayır o ben değilim, o benim eski halim. “ dedi. Biz o an çocuk işte deyip güldük ama evet aslında haklıydı. O onun eski haliydi ve o çocuk artık o çocuk değildi.Yukarıda bahsettiğim 14 yaşındaki çocuk örneğinde de gördüğümüz üzere çocuk suça sürüklendi ve maalesef biz o çocuğu kaybettik. Onu koruyup kollamak ailesinin görevi olduğu kadar devletin ve toplum olarak hepimizin göreviydi.

One thought on “SUÇA SÜRÜKLENEN ÇOCUKLARI KAYBEDİYORUZ!

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir