‘18 yaşından sonra davacı olabilirler’

‘18 yaşından sonra davacı olabilirler’

Avukat Ceren Şarman Tunç, bazı ebeveynlerin çocukları üzerinden prim yapmaya çalıştığını belirterek, “Ailesi tarafından adına sosyal medya hesabı açılan veya bu mecrada paylaşım yapılan bir çocuk, 18 yaşına geldiğinde ailesi hakkında şikayetçi olup dava açabilir. 18 yaş ve üstü bireyler, çocukluk dönemlerinde özel hayatlarının ihlal edildiğini gerekçe gösterip hem ceza hem de tazminat davası açma hakkına sahiptir” dedi.

İstismar tehlikesi

Sosyal medyadaki beğenilerin belirli bir sayıyı geçmeye başladığında, ebeveynlerin bu durumu ticarete dönüştürerek para kazanmaya başladığına dikkat çeken Tunç, “Bu noktada artık aileler çocuğun menfaatini hiçe sayıyor. Örneğin çocuğun yarı çıplak videosunu binlerce kişi izliyor. Bu kişilerin arasında çocuğun videosunu alıp başka amaçlarla kullananlar olabilir. Bu durumda aile çocuğunu her türlü istismara sürüklemiş oluyor” uyarısında bulundu.

Velayet konusu

Ailelerin sosyal medyada çocuklarının fotoğraf ve videolarını belirli ölçüde paylaşabileceğini söyleyen Tunç, “Ne yazık ki küçücük çocukların hiçbir şeyden haberi olmuyor. Boşanma davalarında da sosyal paylaşım meselesi velayet konusu olabilir. Hakim çocuğun menfaatini gözeterek velayeti anneden alıp babaya verebilir. Sosyal medyadaki paylaşımlar belli bir yerden sonra çocuğun menfaatinin önüne geçmemeli. 1.5 sene önce bir boşanma davası sürerken, sosyal medyada yapılan bu paylaşımlar yüzünden çocukların velayeti anneden alınıp babaya verilmişti” diye konuştu.

‘Her şey paylaşılıyor’

Hacettepe Üniversitesi psikoloji bölümünden Özge Şahin ise sosyal medyanın, henüz çocuklar dünyaya gelmeden onların hayatına girdiğini belirterek, “Hamilelik dönemi, ilk ultrason fotoğrafları, doğum, belli bir yaşa gelene kadar her ay gelişim fotoğrafları, doğum günleri, diş partileri paylaşımları yapılıyor. Çocuklar daha konuşamadan, yürüyemeden, dış dünyaya uyum sağlayamadan sosyal medya ile çoktan tanışmış oluyor. Bir yandan aileler çocuklarını internet ortamının olası zararlı sonuçlarından nasıl koruyabilecekleri hakkında endişelenirken, bir yandan bu durumu kendileri oluşturuyor. Aileler fotoğraf ve videoyu paylaşırken çocuklarından izin istemiyor” dedi.

‘Çocukların hakları var’

Özge Şahin uyarılarını şöyle sıraladı:

– Sokaklarda çalıştırılan birçok çocuk gibi, değişen dünya ile beraber sanal ortamlar da çocukların çalışma alanı haline geldi. Çocukların sabah kalktıkları andan itibaren her anının devamlı kamerayla çekilmesi, çocuğun temel ihtiyaçlarının ve haklarının karşılanmamasına yani ihmale yol açar. Çocuk istemediği halde bu duruma zorlanıyor, duygusal olarak ikna edilmeye çalışılıyor, ‘Bunu yaparsan beni çok mutlu edeceksin, sen beni sevmiyor musun artık’ deniyorsa, alenen duygusal istismara uğruyordur.

– Sosyal medyada görüntü paylaşımına ilişkin en büyük risklerden biri, internete giren verilerin başka kişilerce uzun yıllar ulaşılabilir olması. Bu, istismara zemin hazırlayabilir. Öte yandan zamanının çoğunu gerçek olmayan bir ortamda geçiren çocukların gelişimleri çok sağlıklı ilerlemez. Çocuklar büyüdüklerinde küçüklük fotoğraflarından hoşlanmayabilir. Arkadaş çevresinde dışlanabilir veya alay konusu olabilir. Bu durum akran zorbalığına maruz kalması açısından riskli.

– Türkiye’de çarpık bir çocukluk algısı bulunuyor. Herkesin çocuğun birey olduğunu ve birçok hakkı bulunduğunu içselleştirmesi gerekir. Çocukların özel alanlarına saygı duyulmalı. Çocukların özeli sadece bedenlerinin özel bölgesi değildir. Bir çocuk içinde kendisinin de bulunduğu bir resmi veya videoyu beğenmeyebilir, diğerlerinin bakış açısına göre ‘çok sevimli’ olsa da sosyal medya ortamında yer almak istemeyebilir.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir